Üniversite Heyetimiz “Erdebilliler”Etkinliğindeydi

Rektörümüz Prof. Dr. Ubeyde İpek başkanlığındaki heyet Ankara’da yapılan “Erdebilliler” adlı ansiklopedik yayının uluslararası gala programına katıldı. Alevilik Araştırmaları Dergisi tarafından organize edilen programa İran, Azerbaycan ve Arnavutluk gibi ülkelerden temsilciler katılırken yurt içinden de yaklaşık 60 ilden misafir iştirak etti. Alevilik Araştırmaları Dergisi tarafından beş cilt halinde neşredilen, ayrıca Erdebil-Safevi Dergâhı ile Afyonkarahisar, Eskişehir, Kütahya ve Manisa illerine bağlı yerleşim birimlerinde yerleşik “Erdebil süreklileri” arasındaki inançsal-tarihsel bağlantıları sözlü ve yazılı kaynaklar bağlamında ortaya koyan “Erdebilliler” adlı ansiklopedik yayın vesilesiyle gerçekleştirilen tören adeta Alevi inancına bağlı dede ve ocakların buluşmasına dönüştü. “Horasan’dan Anadolu’ya, Anadolu’dan Balkanlar’a Erenler-Ocaklar-Dervişler Buluşması” adıyla düzenlenen programda, Rektörümüz Prof. Dr. Ubeyde İpek de bir konuşma yaptı. Rektör İpek konuşmasında Erdebil-Safevi Dergahı’nın Anadolu’daki Alevi topluluklar için de en önemli ve öncelikli tarihsel inanç merkezlerinden biri olduğunu ifade etti. Alevi inancını ayakta tutan tarihsel kurumların başında ocaklar ve dedelik kurumunun geldiğini belirten İpek konuşmasını şu şekilde sürdürdü: “Anadolu’da Alevi inancının temel tarihsel kurumları inanç-dede ocakları ve süreklerdir. Alevi inancı Anadolu coğrafyasında temellenirken, bu coğrafyayı etkileyen ana inanç merkezlerinden biri de Erdebil-Safevi Dergâhı’dır. 13. yüzyılda Şah Safiyüddin tarafından kurulan Erdebil-Safevi Dergâhı özellikle 15. yüzyıldan itibaren Anadolu’ya yerleşmiş Alevi inancındaki topluluklar üzerinde etkili olmaya başlamıştır. Erdebil-Safevi Dergâhı’nın Anadolu’daki Alevi kitleler ile ilişkisi Şah Cüneyd, Şah Haydar ve özellikle Şah İsmail zamanında en üst düzeye çıkmıştır. Erdebil-Safevi Dergâhı’na bağlı halifeler, 16. yüzyılda Anadolu’da dergâh adına düşünsel-inançsal faaliyetler gerçekleştirmiştir. Erdebil halifeleri Anadolu’nun farklı bölgelerine yerleşmiş olan Alevi inancındaki topluluklar ile Erdebil-Safevi Dergâhı arasında irtibat sağlayarak önemli bir kitlesel taraftar kazanmıştır. 13. yüzyılda Hacı Bektaş Veli önderliğinde Anadolu’da yaşanan inançsal sürece benzer bir yapılanmanın, 15. ve 16. yüzyıllarda Erdebil-Safevi Dergâhı’na mensup dervişlerin faaliyetleri ile da gerçekleştiği görülmektedir. Nitekim 13. yüzyılda Hacı Bektaş Veli dervişleri tarafından Anadolu’nun farklı bölgelerinde kurulan inanç-dede ocakları ve süreklerine benzer inançsal yapıların 15. ve 16. yüzyıllar arasında Erdebil-Safevi Dergaâhı ile ilişki kurduktan sonra daha da organize oldukları tespit edilmektedir. Böylece Erdebil-Safevi Dergâhını inançsal ilham kaynağı olarak gören inanç-dede ocakları ve sürekleri, yüzlerce yıl boyunca Anadolu’da, hatta Balkan coğrafyasında Alevilik inancına ait geleneksel-tarihsel pratik ve ritüelleri devam ettirmişlerdir.” Konuşmasının devamında Rektör İpek, Erdebil-Safevi Dergâhı’nın, bugüne gelinen tarihi süreçte, Anadolu’da giderek etkin olduğuna ve nüfuzunu artırdığına değinerek sözlerini şu şekilde sürdürdü:“Erdebil-Safevi Dergâhı’nın Anadolu’da etkili olduğu bölgelerden biri de Batı Anadolu’dur. Erdebil-Safevi Dergâhı’nı düşünsel-inançsal bir merkez olarak gören “Erdebilliler”, Batı Anadolu coğrafyasındaki en önemli Alevi topluluklardandır. Erdebilliler, yüzlerce yıl boyunca Afyonkarahisar, Eskişehir ve Kütahya -yakın zamanda Manisa-Salihli bölgesi de dahil- illerine bağlı yerleşim birimlerinde “Erdebilli” kimliği ile Alevi inancının temsilciliğini yapmışlardır. Erdebilliler süreği üzerine gerçekleştirilen ve Munzur Üniversitesi olarak hem bilimsel hem de akademik boyutta destek ve katkı sunduğumuz bu çalışma, Erdebil-Safevi Dergâhı ile Anadolu Alevileri arasındaki inançsal-tarihsel ilişkiyi bilimsel çerçevede ortaya koyarak son derece önemli bir akademik misyonu yerine getirmektedir. Elde edilen bilimsel bulgular ışığında, Erdebil-Safevi Dergâhı’nın Anadolu’ya yerleşmiş Alevi inanç-dede ocakları ve sürekleri üzerindeki inançsal ve tarihsel etkileri nesnel bir yaklaşımla açıklanmaktadır. Diğer taraftan Erdebilliler gibi bünyesinde son derece önemli ve orijinal bir inançsal evreni barındıran bir süreğin yüzlerce yıllık birikimle oluşmuş inanç ve kültür değerleri kayıt altına alınarak arşivlenmektedir.” Prof. Dr. Ubeyde İpek konuşmasının son bölümünde buna benzer ciddi çalışmaların artarak devam etmesini temenni ettikten sonra, Munzur Üniversitesi olarak ana misyonlarından birinin Alevi-Bektaşi inancının bilimsel-akademik boyuta araştırılarak ortaya konulması olduğunu aktardı. Alevi inanç-dede ocakları üzerine yapılmakta ve yapılacak olan çalışmaları son derece önemsediklerini ve öncelediklerini ifade eden İpek, uygulamaya koyacakları projelerle öncelikle Tunceli merkezli Sarı Saltık, Ağuiçen, Derviş Cemal, Baba Mansur, Kureyşan ve Üryan Hızır ocaklarının tarihsel-inançsal profillerinin detaylı olarak araştırılacağını ve kayıt altına alınarak arşivleneceğini belirtti.